Eskiz.com
ESKİZ'e hoşgeldinnn....
Bizden biri olmak için,ailemize katılıp hayatını yaşamak için...
HEMEN ÜYE OL!!! :)
Eskiz.com
ESKİZ'e hoşgeldinnn....
Bizden biri olmak için,ailemize katılıp hayatını yaşamak için...
HEMEN ÜYE OL!!! :)
Eskiz.com
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Eskiz.com

**eskiz**
 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Dergimiz Kasım ayında sizinle...
üye bulana +50 rep anında (: üye bulmak kutsal görev * online üyeye gerçekten çok ihtiyacımız var lütfen üye bulmamıza yardımcı olun ~

 

 Basn Habrlerii..

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
wiwi*
Admin
Admin
wiwi*


Kadın
Mesaj Sayısı : 2636
Yaş : 31
Nerdensn..?? : Suomi~
İş/Hobiler : ..kitaplar^
Lakap...??? : prensess (:*
Rep :
Basn Habrlerii.. Left_bar_bleue110 / 900110 / 900Basn Habrlerii.. Right_bar_bleue

Kayıt tarihi : 11/06/08
Puan : 1119
Teşekkür : 9

Kişisel
Kendinizi Tanıtın: -Poe*'^

Basn Habrlerii.. Empty
MesajKonu: Basn Habrlerii..   Basn Habrlerii.. Icon_minitimePerş. Haz. 12, 2008 1:50 am

Basnda yayınlanan hberlerini burada paylasalmm..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
dicle
Admin
Admin
dicle


Kadın
Mesaj Sayısı : 4477
Yaş : 32
Fan Club : Basn Habrlerii.. Cfgh_c10
Ruh Halin : bulduu ilk yerden atlıycak :)
Rep :
Basn Habrlerii.. Left_bar_bleue100 / 900100 / 900Basn Habrlerii.. Right_bar_bleue

Kayıt tarihi : 11/06/08
Puan : 1191
Teşekkür : 7

Kişisel
Kendinizi Tanıtın:

Basn Habrlerii.. Empty
MesajKonu: Geri: Basn Habrlerii..   Basn Habrlerii.. Icon_minitimeÇarş. Tem. 30, 2008 5:43 am

Saç, Ter, Reçine Ve Perdeler
Basn Habrlerii.. 56_1159043324_2652Şebnem Ferah yeni şarkısı "Perdeler"e çello solo uygun görmüş, Apocalyptica grubu da eyvallah demiş. Baltık Denizi'ne kadar gidip bilgi ve görgümüzü arttırmamız bundandır. Helsinki bunalımının sırrını ve ilacını da çözmüş bulunuyoruz
Björk'un başrolünde oynayıp Altın Palmiye bile aldığı "Dancer in the Dark-Karanlıkta Dans"ı gördüyseniz, mutlaka ağlamış, kahrolmuş, içiniz ezilmiştir. Darmaduman bir filmdi kendisi. Finlandiya seyahatimizde bunun sebebini idrak ettik. "Konuyla ne ilgisi var; Björk Finlandiyalı bile değil, film de orada geçmiyor?" diyeceksiniz ama nafile, biz olayı çözdük bir kere. 'Kuzey' olayı. Eminim Norveç, İsveç ve Danimarka -hatta daha da ileri gidip Belçika da diyebilirim- 'bet' ülkelerdir. Bizi oraya götüren Universal'dan Bige Hanım iki günde intiharın eşiğine geldi dersek, umarım sizin için yeterli olacaktır. Veya Helsinki city guide'da "Evet, intihar oranı en yüksek ülke Finlandiya'dır, ama votkamız ve Nokia'mız meşhurdur" gibi şeyler yazıyor dersek...

'KENDİNİ YENİLEME' MEVZUU
"E, madem öyle niye gittin" diyecek olursanız, enteresan bir buluşmaya tanıklık etmeye gittik: Şebnem Ferah'ın canı Apocalyptica'yla düet yapmak istemişti. Bizi de çağırdı. Kısaca. Apocalyptica'yı hatırlarsınız; şu Metallica'nın parçalarını çelloyla çalan çocuklar. Bir iki defa Türkiye'ye gelmişlerdi.

Şebnem'e sorduk: Nereden çıktı bu düet? "Daha önceden beri müziğin her iki albümümde de benim müziğe bakışaçımı yansıtan albümler yapmaya çalışıyordum ve her zaman da o ana kadar öğrendiklerimin yanı sıra yeni bir şeyler de eklemeye çalışıyordum kendimce" dedi. "Efendim?" diye cevap verdik. Apocalyptica üyeleri hiç oralı değildi; Türkçe konuşuyorduk ve onlar kendi dillerine feci benzettikleri bu dili, fıçılarca bira eşliğinde keyifle takip etmekle meşgullerdi. Şebnem'i anlamamıştık. Ama bu normaldi, zira Helsinki'deydik ve güneş vardı ve sabahtan beri ısınmak için votkaların tadına bakmıştık ve... "Nasıl yani?" dedik, Şebnem bu sefer "Yeni bir vizyon açacak bir şey" diye açıkladı. Sonra da "Albümün başından beri kendim için yeni ne yapabilirim diye düşünüyordum. Dünyada denenmeyen bir şey kalmadı, bütün türler birbirine karışmış ve birbirinden faydalanıyor vaziyetinde. İlkel bir tarafı olan bir müzik yapmak istedim, ilkel derken daha saf, bu da net enstrümanlarla mümkün. Bu fikir oluştu, aynı company'de olduğumuz için uluslararası boyutunu da çözdük. Her şeyden önemlisi kendimi yeni bir şey yapıyormuş gibi hissedeceğim. Motivasyon olacak" dedi.

Çaresiz peki dedik. Arkadaşlar böyle bir proje düşünmüşler, iyi de olmuş, kızımız güzel, sesi güzel malum, eh çocuklar da fena çalmamış; sorun yok. Şarkının ismi "Perdeler". Şebnem'in en yeni şarkısı. Sözler-müzik ona ait. "Yarın güneş doğar elbet, yeter ki açılsın şu perdeler..." diyor. Yakında çıkacak yeni albümün de habercisi tabii. Biz sound'u bir önceki "Artık Kısa Cümleler Kuruyorum"a benzettik, ama belli olmaz, albüm çıkana dek beklemek lazım.

Allahın işi; Danimarkalı bir arkadaşım dinlemişti o albümü tesadüfen ve Şebnem'in sesine hayran kalmıştı. Bunu Apocalyptica'lı arkadaşlar Max ve Paavo'ya da anlattım. Vay canına, dediler. Yanımızda oturan Hürriyet'çi arkadaşımız Yeşim Çobankent biraz dedikodu yapmaya karar verdi ve aynen şöyle sordu: "Şebnem'in sesi hakkında siz ne düşünüyorsunuz?" Çocuklar da harbi çıktı: "Bilmem, yarın stüdyoda görürüz!" Şebnem kikirdemeye başlayınca ona çello da çaldırmaya karar verdiler.

KARANLIKTA DÜET
Apocalyptica'cılar Şebnem'in geçmişinden bihaberler. Ortalığı karıştırayım dedim ve "Biliyor musunuz, o eskiden hızlı bir rock grubu solistiydi" diye yumurtladım. Max ve Paavo bu işe sevindi, ama tehditkar ifadeyle "Asıl siz bizim geçmişimizi bilmiyorsunuz" dediler.

Geçmişleri hakikaten şahane: Adamlar Sibelius Akademisi mezunu, "Oraya girmek için çok yetenekli olman lazım" diye caka satıyorlar; ama çellolara "eziyet" çektirmeye karar vermişler bir kere: "Enstrümanlarımızın saç, ter ve reçine ile dolması hoşumuza gidiyor" diyorlar. Sonra efendim, dünyadan çok sevdikleri ve ünlü olmalarının müsebbibi Metallica abileri, onları San Francisco Senfoni Orkestrası'yla verdikleri konsere davet etmiş, kendi limuzinlerini göndermiş... CV iyi yani. Aferin Şebnem.

KEMANCI'NIN SIRRI
Türkiye'yi sevmişler, ama Mimar Sinan'ın rıhtımındaki konserde mideleri bulanmış: "Kabus gibiydi. Büyük gemiler geçiyor, dalgalar geliyor, sahne sallanıyor, sen solo atmaya çalışıyorsun. Verdiğimiz en tuhaf konserdi" diye anıyorlar.

Tuhaf buldukları şey yalnızca o değil: "Club kapasiteniz inanılmaz. Kemancı bin kişi alıyor! Burada en fazla 200 kişi alır bir yer. Türkler de ufak insanlar değil ki, hadi Koreliler olsa neyse..."

Biz de onlara "Neden Helsinki'de bütün otellerin adı Sokos ve bütün restoranların adı Cabana?" diye soracaktık ki... Votkalar geldi.
Sabah Gazetesi - 23 Nisan 2001
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://eskiz.4umer.com
dicle
Admin
Admin
dicle


Kadın
Mesaj Sayısı : 4477
Yaş : 32
Fan Club : Basn Habrlerii.. Cfgh_c10
Ruh Halin : bulduu ilk yerden atlıycak :)
Rep :
Basn Habrlerii.. Left_bar_bleue100 / 900100 / 900Basn Habrlerii.. Right_bar_bleue

Kayıt tarihi : 11/06/08
Puan : 1191
Teşekkür : 7

Kişisel
Kendinizi Tanıtın:

Basn Habrlerii.. Empty
MesajKonu: Geri: Basn Habrlerii..   Basn Habrlerii.. Icon_minitimeÇarş. Tem. 30, 2008 5:43 am

Bu Aşk Az Bile Sana
Basn Habrlerii.. 56_1189425792_6383*Naim Dilmener*

Şebnem Ferah yazdığı-söylediği her şarkı ile dinleyicisinin ruhuna sızabilmiş bir ozan. Bu nedenle de dinleyicisi her zaman olduğu gibi Açıkhava’daki unplugged konserde de Ferah’ın peşindeydi. Şebo’ları, her şarkısında onların yüreğine dokunabiliyordu...


Rock dünyamızın önemli ve güçlü isimlerinden Şebnem Ferah, geçtiğimiz cumartesi akşamı, ‘unplugged’, yani fişsiz-mişsiz bir biçimde çıktı hayranlarının karşısına, Açıkhava’da. Ferah’a canlı performanslarında eşlik eden ve Ozan Tügen, Buket Doran, Metin Türkcan (ki, genç kızlar çığlık çığlığa ismini haykırıp durdu konser boyu), Aykan İlkan (ki, öğrencileri müzisyeni muhtemelen çok memnun eden koca bir pankart açtı konser sırasında), Ceren Tügen’den oluşan gruba, sıkı gitaristlerimizden Can Şengün de eklenmişti. Bir de, keman-viyola-çellodan oluşan bir yaylılar grubu, yani quartet ile desteklenmişti grup; yani fişin-elektriğin açığı, has enstrümanlarla, doğalın doğalı seslerle kapatılmıştı.
Böyle yapıldığı için de, tamamen elektriğe mahkûm olmuş herhangi bir konser, herhangi bir sahne performansından çok daha başka, çok daha samimi bir grup ve yorumcu vardı o gece Açıkhava’da.
Hiç şüphe yok ki, Ferah 90’lı genç kuşağın önde gelen isimlerinden biri. Bugüne kadar, hemen hemen yazdığı-söylediği her şarkı ile dinleyicisinin ruhuna sızabilmiş bir ozan. Ve bu nedenle de dinleyicisi Ferah’ın daima peşinde. O neredeyse, onlar da orada. Geliyorlar, dev pankartlar açıyorlar, tezahürat yapıyorlar ve klibi çekilmiş olsun olmasın, radyoların bile öne çektiği bir şarkı olsun olmasın, her ama her şarkıya haykırırcasına eşlik ediyorlar, sıkıntılarını-bunalımlarını Şebo adını taktıkları star’larıyla paylaşıyorlar ve bir nebze ferahlamış-hafiflemiş bir biçimde evlerinin yolunu tutuyorlar.
Ferah’ı, yaşı çok ama çok genç bu binlerce insanın kraliçesi yapan nedenlerin en önemlisi, her biri bir çeşit olmalarına rağmen, hepsinin bir biçimde, bir Ferah şarkısında kendini görüyor-okuyor olması. Şebo’ları, ne yapıyor ediyor, her ama her şarkısında mutlaka onların yüreğine dokunabiliyor. Dokunuyor ve şöyle diyor: ''Yalnız değilsiniz, ben yanınızdayım. Ve ben de tıpkı sizin gibiyim; sıkıntılı, çoğunlukla mutsuz, yorgun, hatta bezgin. Gelin birbirimize tutunalım ve su yüzeyine çıkmaya çalışalım. Gelin birlikte deneyelim.

Kibritin yanan ucunda
(Ömür Göksel’in ''Sevemem Artık'' şarkısının makamında) ''I love you Şebo-I love you Şebo...'' tezahüratları eşliğinde başladı konser. Çekilen fişin açığı nasıl kapatılacak diye telaşlananlar-merak edenler, hemen konserin başlarında, ''Can Kırıkları'' seslendirilirken aldılar cevabı. Quartet’imiz, cam kırıkları üzerinde yürüye yürüye canlarını tuz buz etmişlerin bu şarkısının orta yerine, öyle bir yaylı pasaj döşedi ki, merak ya da telaş o saniye kayboldu. Ve Açıkhava’daki herkes anladı ki, Ferah da, şarkıları da ''bu akşam daha zengin'' olacaktı.
''Çakıl Taşları'', ''Mayın Tarlası'' ve ardından gelen diğer şarkılar, bu zenginlik hissi ve heyecanı içinde söylendi, seslendirildi. Açıkhava’nın tamamı, Ferah onlara ''şimdi sıra sizde'' dese de, demese de, her şarkıya eşlik etmekteydi. Bir kısmı ayaktaydı; ayakta ve yumruklar havada. Bir kısmı ise oturduğu yerden basıyordu çığlığı: ''Aşk filmlerinde olur ya, işte öyle sevmişim; sonunda bedenim sağlam bulunmuş, yüreğim paramparça...''


Nasıl inanmayız biz sana ?
Sıra ''Ben Şarkımı Söylerken''e geldiğinde ise kıyamet koptu resmen; hele hele ''içine girdiğin küçük kaygan delik...'' dizelerine sıra geldiğinde, herkes infial halindeydi. Kim olduğu, ne olduğu bir zamanlar konuşulmuş ve bilinmiş olsa da, artık unutulmuş ve hafızlarımızın çöp kutusunu boylamış bir ‘ilişki’den geriye, böyle bir şarkının miras kalmış olması, herhalde müziğin mucizevi özelliklerinden biri. Şebo’nun bir zamanlar yüreğini kanatmış bir ‘durum’ sonrası yazılmış bu şarkı, artık kalbi kırıkların marşı haline gelmiş: Yaşasın müzik!
''Sigara'', ''Yağmurlar'' ve ''Deli Kızım Uyan'' da, bir kulağı olduğu ve müzik dinleyebildiği için herkesi, ''Hayat, sana teşekkür ederim,'' ruh haline getirdi. Ferah şarkılarını söylerken, (laf aramızda; ‘kitsch’ demenin çok az, çok hafif kalacağı o siyah ve parlak ve çok fazla her şeyli çizmeleri ile) sahnede adım atılmadık yer bırakmadı, hem seyircisini hem de grup arkadaşlarını bir ‘antrenör’ gibi motive etti, gaza getirdi.
Ferah’ı geniş yığınlara tanıtmış (ki, şarkı hâlâ gelinlikli, bebekli, yani düğünlü-dernekli; eh, yapacak bir şey yok, şarkılar kendi kendilerine pek değişmezler, birilerinin el atması gerekir değişmek-değiştirmek için) ''Vazgeçtim''den sonraysa, ''Hoşçakal'' dedi Ferah, ve grubu ile birlikte sahneden çekildi.
Ama öyle güçlü bir alkış, ''öyle âdet yerini bulsun diye'' olmayan bir ''bi-da-ha-bi-da-ha'' çığlıkları koptu ki, Ferah ve ekibi çok da bekletmeden, kimseleri gereksiz yere oyalamadan geri geldi ve geceyi ''Bu Aşk Fazla Sana'' ile noktaladı; rock’umuzun en güzel beş on şarkısından biriyle yani.
Ferah ve arkadaşları mutlu bir biçimde ayrıldı sahneden. Seyirciler de öyleydi. Açıkhava’nın merdivenlerini tırmanan herkesin ama herkesin ağzında, son şarkının muhtelif dizeleri vardı; kimse doymamıştı şarkıya. Konser sonrası trafik içinden çıkılamaz bir biçimde kilitlenip kaldığı için, Ferah hayranlarının büyük bir bölümü Taksim istikametine yürümeye başladı. Ağızda yine Ferah şarkılarıyla. Ama bu sefer herkes farklı bir şarkıya yaslamıştı başını.

GECENİN TAVAN NOKTASI

Gruptan Can Şengün ve Metin Türkcan’ın, ellerinde gitarları, kırmızı kadife koltukların üzerine fırlamaları; simgesel bir ''alın kadifelerinizi de-koltuklarınızı da...'' hareketi çekmeleri.


GECENİN TABAN NOKTASI

Sahne dekoru... Bütün o kırmızı kadifeden ağır perdeler, gösterişli abajurlar, kanepeler-koltuklar-sehpalar; ‘aile’ ve ‘düzen’ sözcüklerinin yan yana geldiklerinde katlanılmaz olan ‘gösterge’lerinden biri gibiydi sahnenin dekoru; öyle gözükmeyen-öyle olmadığı varsayılan bir ‘mayın tarlası’ ya da.
Milliyet Gazetesi/cafe - 10 Eylül 2007
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://eskiz.4umer.com
dicle
Admin
Admin
dicle


Kadın
Mesaj Sayısı : 4477
Yaş : 32
Fan Club : Basn Habrlerii.. Cfgh_c10
Ruh Halin : bulduu ilk yerden atlıycak :)
Rep :
Basn Habrlerii.. Left_bar_bleue100 / 900100 / 900Basn Habrlerii.. Right_bar_bleue

Kayıt tarihi : 11/06/08
Puan : 1191
Teşekkür : 7

Kişisel
Kendinizi Tanıtın:

Basn Habrlerii.. Empty
MesajKonu: Geri: Basn Habrlerii..   Basn Habrlerii.. Icon_minitimeÇarş. Tem. 30, 2008 5:44 am

Müzik Cd'si Değil Dvd Yapın Artık
Müzik sektöründe albüm satmadığı bir gerçek, bundan sonra satmayacağı da çok açık.

Dünyada da iş, şarkının yanında ne verdiğinle alakalı artık.

Tabii Tuğba Özerk gibi albümün yanında yastık vermekten bahsetmiyorum.

"Lami cimi yok artık", kimse kuru kuruya albüm almıyor.

Aslolan DVD artık!

Çok sayıda yabancı şarkıcının konser DVD'sini izledim, sahnede nasıl şov yaptıklarını, görsel malzemeyi nasıl kullandıklarını, konseri nasıl muhteşem bir gösteriye dönüştürdüklerini görmek için...

Bu DVD'lerin içinde konser performansının yanında, sahne arkası görüntüler, röportajlar oluyor, yani CD'de hiçbir zaman bulamayacağınız şeyler.

Bunları neden anlattım?

Geçenlerde Şebnem Ferah'ın DVD'sini izledim de ondan.

10 Mart tarihinde İstanbul'da senfoni orkestrasıyla birlikte verdiği konserin DVD'sini basmışlar.

Kayıt sürecinde 250 kişi çalışmış, mix, montaj çalışmaları 6 ay sürmüş.

İzlediğim yabancı konser DVD'lerinden aşağı kalır yanı yok.

Şebnem Ferah'ın konserde söylediği 22 şarkının kaydı yer alıyor DVD'de.

Provalar, sahne arkası kulis görüntüleri, Şebnem Ferah'la yapılan röportajın da olduğu 30 dakikalık ekstra bir bölüm de var...

Şebnem Ferah, DVD'de bugüne kadar yaptığı albümlerdeki en iyi şarkılarını söylüyor.

10 yıllık müzik hayatının bir özeti gibi;

Sigara, Deli Kızım Uyan, Mayın Tarlası, Ben Şarkımı Söylerken, Çakıl Taşları, Fırtına, Sil Baştan...

Bu şarkıların hepsini severdim de, Sil Baştan'ın bu kadar iyi şarkı olduğunu bu DVD sayesinde keşfettim.

Merak ettim sordum; Şebnem Ferah'ın DVD'si 15 gün önce çıkmış ve satış rakamı 40 bine dayanmış.

Pek çok CD'nin ulaşamadığı bir rakam bu.

Elbette Şebnem Ferah isminin bunda payı büyük.

Yaptığı şarkılarla, yazdığı sözlerle rock müziğin Sezen Aksu'su oldu.

Kemikleşmiş, çok 'deli' bir dinleyici kitlesi var.

DVD'sinin çok daha fazla satacağından gram şüphem yok.

Ancak bu yoldan diğer sanatçıların da gitme zamanı geldi.

Bir tek Gülben Ergen, Duman ve Fazıl Say'ı hatırlıyorum böyle çalışması olan...

İbrahim Tatlıses, Sezen Aksu, Tarkan, Sibel Can, Kenan Doğulu, Demet Akalın'ın neden sahne performansları, özel görüntüleri, röportajları, kulis anlarını toplayan DVD'leri yok.

Olmalı!

Artık kimse kuru kuruya CD dinlemiyor artık!

Maçı seyirci aldı

Fenerbahçe Stadı'nda üçüncü kez maç izledim, bu kez locadaydım.

Seyirci için "12. adam" denir ya, Inter (dünkü yazımda yanlışlıkla Milan diye yazmışım) maçında bunun ne kadar doğru olduğunu bizzat statta yaşadık.

Oyuncuların hakkını yemeyelim ama Inter maçını seyirci aldı.

Top Inter'deyken çalınan ıslıktan, akustiğin de etkisiyle kulaklarımız sağır oldu statta.

Seyirci en zor zamanda takımı ateşledi, bir dakika susmadı...

Rakip üzerinde bu kadar büyük baskının kurulduğu maç çok az gördüm ben.

Fenerbahçe hem takım hem de seyirci olarak bu maçı kazanmayı fazlasıyla hakketti.


Röportajı Yapan: Cengiz SEMERCİOĞLU
Hürriyet Gazetesi/Kelebek - 21 Eylül 2007
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://eskiz.4umer.com
 
Basn Habrlerii..
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Eskiz.com :: Müzik :: Yerli :: Şebnem Ferah-
Buraya geçin: