izmir kurtulur, çok tatlı bir yorgunluk, Ankara'ya hareket edecekler. Trene binerler kompartımana çekilirler.
Ertesi gün kompartmanın kapısını yaveri çalar, Ata açar; yorgun, bitkin, kravatını yıkamaktadır.
Yaveri: "ya paşam bu ne hal hiç uyumadınız herhalde niye böylesiniz?" der.
Ata: "kompartımanıma yastıkla battaniye koymayı unutmuşsunuz. Kolumu yastık yaptım ağrıdı, setremi yastık yaptım üşüdüm. bende uyumadım kalktım." der.
Yaveri: "aman paşam! Birimize haber vereydiniz hemen size bir yastıkla battaniye getirirdik!" der.
Ata der ki: "Geç farkettim hepiniz en az benim kadar yorgundunuz. Hiçbirinize kıyamadım, önemli olan benim uyumam değil milletimin rahat uyuması".
baska bir anekdot:
Cumhuriyet'in ilânından sonra istanbul'da bir resepsiyon verilir.
tüm dünya ülkelerinin elçileri ve ateşeleri de davet edilir.
davet güzel bir şekilde devam etmektedir fakat ingiliz ateşesi olan binbaşının bakışları
mustafa kemal'in gözünden kaçmaz.
bütün davet boyunca kendisine dik dik bakmıştır ve bakmaya devam etmektedir.
ne olduğunu öğrenmek için yaverini gönderir.
yaver Mustafa Kemal'e şöyle der:
- paşam kendisine neden ters bir tavır takındığını sordum, o da bana Mustafa Kemal'in Çanakkale'de babasını öldürdüğünü söyledi.
bunun üzerine Mustafa Kemal şöyle der:
- git sor bakalım
babasinin canakkale de ne isi varmis?