Eskiz.com
ESKİZ'e hoşgeldinnn....
Bizden biri olmak için,ailemize katılıp hayatını yaşamak için...
HEMEN ÜYE OL!!! :)
Eskiz.com
ESKİZ'e hoşgeldinnn....
Bizden biri olmak için,ailemize katılıp hayatını yaşamak için...
HEMEN ÜYE OL!!! :)
Eskiz.com
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Eskiz.com

**eskiz**
 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Dergimiz Kasım ayında sizinle...
üye bulana +50 rep anında (: üye bulmak kutsal görev * online üyeye gerçekten çok ihtiyacımız var lütfen üye bulmamıza yardımcı olun ~

 

 sarı güL

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Sümeyra
Forumun Aşığı
Forumun Aşığı
Sümeyra


Kadın
Mesaj Sayısı : 1474
Yaş : 30
Nerdensn..?? : Ankara
İş/Hobiler : Öğrenci^^
Fan Club : sarı güL Untitl11
Ruh Halin : MutLu
Rep :
sarı güL Left_bar_bleue400 / 900400 / 900sarı güL Right_bar_bleue

Kayıt tarihi : 19/06/08
Puan : 425
Teşekkür : 5

Kişisel
Kendinizi Tanıtın:

sarı güL Empty
MesajKonu: sarı güL   sarı güL Icon_minitimePaz Haz. 22, 2008 12:30 pm

Çamurlu, kirli bir akşam. Salon kalabalık. Sigara dumanlarının göz yakıcı acı kokulu havası sarmış ortalığı. Buğulu camların gerisinden dışarıyı ve içeriyi seçmek güç. Kapının devinimi, garsonunkinden daha telaşlı. İletişimin önemini vurgulayan ses kayımı içinde sözcükler insafsızca harcanmakta. Kız öğrencilerin çığırtkan, kesik konuşmaları arasına karışan iddialı erkek sesleri yükseliyor. Çekingen gözlerimin aksine, çevik adımlarla kaynaşan insan kalabalığının arasından sıyrılarak kendime bir masa buluyorum. Bekleyişin rahatlatıcı havasına bir çay söyleyerek hazırlanıyorum. SARI GÜL’ün her günkü olağan görüntüsü, alışılageldik gürültüsü yineleniyor. Birbirine çarpan ses uğultuları arasında dalıp dalıp gidiyorum. Belli belirsiz düşünceler, umarsızlığımda birbirini kovalıyor. Ergen devinimlerin yaşandığı bu yerde oturmayı, seni beklemeyi argın yüreğim kaldırmıyor, ama geleceksin birazdan, biliyorum, katlanabilirim.

Suçlu vaktin sevgilisiyim bu akşam. Geleneksel bir kutsayışa sunulan kutlu bir güne soyunmalıyım bugün. Doğum günün! Her günkü sevgi vaktinin alışıldık bekleyişine bu defa hiç benzemeyen bir huzursuzlukla geldim. Korkuyorum bu akşam. Bekleme alışkanlığının tutsaklığına karşı koymanın utancı var içimde. Başka türlü olabilme özlemi kadar her türlü yenilenme imkanını ortadan kaldıran yıkıcı bir itki var yüreğimde. Kutlu bir günde seni armağansız karşılayabilecek kadar cesur ve hazır görünmeme şaşıyorum. Yoksulluk, düne kadar sevgimizin bir sermayesiydi belki. Ama bugün, kendimi sevgimizin bir ayıbı olarak görüyorum. Kuşkusuz, her zamankinin aksine bugün gecikmeyeceksin. Benim ise gecikmek ya da beklememek için –ne yazık ki- hiçbir nedenim yok.

Sevginin suçluluk vaktinde bekleyişin uzun sessizliğini, şimdi olsa olsa SARI GÜL’ün yaylı kapısından açılıp kapandıkça çıkan ezberlenmiş umut sesleri bozabilir. Bilmem bu kaçıncı akşamdır, hep böyle beklerim seni. Her bekleyişin denenen o esrik hazırlığı, gün boyu özlenen gül yüzüne ulaşmanın parıltısı ile dolu. Sessizlikte sensizken nasıl da derinleşir düşünceler nasıl da büyür bekleyişler; yüreğimden geçeni durmaksızın buruşturan yanıtsız sorular nasılda ısırır beynimi... bilmezsin.

Gözlerim, bozuk yaylı kapının camında arada bir şekillenen görüntülere kaymakta, iki de bir açılıp kapanan kapının periyodik gıcırtıları ve beklenen siluetin yerini alan yabancı gölgeler. Yüreğimde çöreklenen utanç. Camda şekillenen gölgelerin tam sana benzemek üzere iken birden yerini başka gövdelerin çizgilerine bırakması. Korkuyorum! Biraz daha gecik lütfen. Gergin bekleyişin içinde kendimi, bilinmezi sürdüren bir iz’in avcısı gibi görüyorum. Bilinmezi bilinire dönüştürecek giz bu izlerde, bu izlerin şifresini çözmede. Anıların izinde yürümek belki biraz avutabilir beni. Yaşadıklarımızı yeniden toplayabilirim orada. Kaybolan zamanın “seni seviyorum”larını, şimdiki zamanın “seni seviyorum”larına ekleyip yepyeni bir “seni seviyorum”u yaratabilirim belki.

Yalnızca duygusal hesapların yapıldığı bu masalarda herkes, kendisine yorum yapılmasından korkar. Ancak yapanların da, karşısındakini incitmeden yorumlamaya çabaladıkları her halinden belli. Turuncu-kırmızı ışıkların ölü aydınlığında bir çay daha söylüyorum. Geciktin canım. Teşekkür ederim. Ama, her an gelebilir, armağansız ürkek yüzüme çekinmeden bakabilirsin sevinçli, değil mi?

Of!.. Hadi öyleyse, gel. Gel de bitir bu utancı, ez bir an önce içimdeki mahçup “yoksul sevgili” duygusunu!

Sesler azaldı. Bir grup kalabalığın titrek gölgesi masamın önünden geçerek kapıya doğru uzaklaşıyor, uzaklaşan gölgelerin yerini çok geçmeden yenileri alıyor. Üçüncü çayımı içiyorum. Arasıra bacak değiştirerek oturuyorum. Özledim şimdi seni. Utancıma karşın gözlerini gözlerimin içine alabilirim şu an. Fakat, nedir, gözlerin bir tuhaf bakıyor bana. Dargın mı desem, sitemce mi, suçlayıcı, ah, ne olur kızarmış mor koyuluklar içerisinde bakma bana öyle. Ses yok, anlatı yok, yalnızca kırılan bir ayna gibi yüzün duruyor karşımda. Anlam veremiyorum. Gözlerindeki camlar mı saklıyor bendeki duygularını? Yüreğinde açtığım onmaz hüzün, yerini uçarı sevinçlere ne zaman bırakacak? Yoksadığım sevinçler şimdi elgin bir duyarlıkta yeniden gizil bir güç diliyor şimdi benden. Utanç duygusu anlam değiştirmek zorunda barışık istemlerle...

Konuşmanın artık çok geciktiği tedirgin susuşlarımız arasında gözlerime bakmanı, dilimin değil gözlerimin anlatısına katılmanı şimdi ne kadar isterdim. Yoksunluğa sızlandığım şu sırada titrek parmaklarıma dolanan avuçlarının ılıklığını ve dört sevi yılı boyunca kulağıma fısıldayarak türkülediğin “seni seviyorum” melodisini duymayı ne kadar isterdim...

Güzelliğin ne olduğunu hiçbir zaman bilemedim ben. Bilememekten dolayı da hiçbir zaman rahatsızlık duymadım. Beni rahatlatan bir güzellik buluyorum sende. Bu bana yetiyor.

Mutsuz bir zamanın, mutsuz bir kentin aykırı duyuşlarıyla yüklüyüm. Seni tanıdım bu çamurlu kentte. Seni sevdim bu eskikentte.

Ne, üstünde taşıdığı bütün pisliği, gözler önüne seren Porsuk’un nazlı akışı, ne Yalıman sevdalılarına romantik döşekler seren Adaların kamelyeleri, ne de Yediler’in, Bademlik’in insanı dinlendiren yeşil doğası SENSİZKEN beni bu kente bağlayamazdı.

Bekleyişin ölümcül rahatlığına yeni yeni ulaşıyorum. Bugün, günü bölüşmenin sevincini yaşamadık daha. Gün yükselmeden kavuşmalıyız. Yaşam, neredeyse sevgi vaktine biriktirilen bekleyişlerin arasında elimizden kaçacak. Korkmuyorum. Gelebilirsin artık. Tümcelerimin yatağına alabilirim seni. Birazdan sevgime eklenen suçu sevgin eleyecek. Biliyorum.

Harflerden ve sözcüklerden bir ÇİÇEK yaratıp göğsüne takmak istiyorum bu akşam. Sonra da yumuşak, yorgun saçlarını virgül virgül okşamak...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
avatar
Forumun Aşığı
Forumun Aşığı
avatar


Erkek
Mesaj Sayısı : 1144
Yaş : 27
Nerdensn..?? : ankara
İş/Hobiler : bilg
Lakap...??? : ömo ,avatar ömer
Rep :
sarı güL Left_bar_bleue0 / 9000 / 900sarı güL Right_bar_bleue

Kayıt tarihi : 21/06/08
Puan : 0
Teşekkür : 0

Kişisel
Kendinizi Tanıtın:

sarı güL Empty
MesajKonu: Geri: sarı güL   sarı güL Icon_minitimeC.tesi Tem. 05, 2008 5:19 am

saol
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
sarı güL
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Eskiz.com :: Serbest Bölge :: Hikayeler-
Buraya geçin: